Şirketler İçin Dijital Riskler: Siber Güvenlik, Kişisel Veri ve Pazarlamada Yeni Yükümlülükler
- LexNexus

- 21 Tem
- 10 dakikada okunur

Dijital çağda işletmeler pek çok fırsatla birlikte yeni risk türleriyle de karşı karşıya kalıyor. Siber güvenlik tehditleri, kişisel verilerin korunması ve dijital pazarlama alanındaki yasal yükümlülükler günümüz şirketlerinin önem vermesi gereken başlıca konular haline geldi.
Şirketleri dijital dünyada bekleyen riskleri ve uyulması gereken yeni yükümlülükleri ana hatlarıyla ele alıyoruz. Proaktif önlemler almak hem kanuni yaptırımlardan kaçınmak hem de itibar kaybını önlemek adına kritik önem taşıyor.
Siber Güvenlik Riskleri ve Önlemleri
Şirketlerin dijital altyapılarına yönelik siber saldırılar son yıllarda büyük bir artış gösterdi. Saldırılar yalnızca büyük ölçekli kuruluşları değil, küçük ve orta ölçekli işletmeleri de hedef alıyor. Yapılan araştırmalara göre siber saldırıların yaklaşık %43’ü KOBİ’leri hedef alırken saldırıya uğrayan KOBİ’lerin %60’ı altı ay içinde faaliyetini sona erdiriyor.
Guardian’ın haberine göre, 2024’te İngiltere’de yapılan bir araştırma, işletmelerin %50’den fazlasının en az bir kez siber saldırıya uğradığını ve özellikle küçük işletmelerin bu saldırılara karşı hazırlıksız kaldığını ortaya koymuştur. En yaygın saldırı türleri arasında fidye yazılımları ve kimlik avı öne çıkmaktadır.
Siber suçlular, güvenlik altyapısı zayıf şirketleri kolay hedef olarak gördüğü için ölçek küçük olsa bile tehlikenin olmadığını düşünmemek gerekiyor. Siber saldırı sonucunda yaşanabilecek iş durması, veri kaybı, fidye talepleri ve itibar zedelenmesi gibi sonuçlar her ölçekteki şirkete ciddi maliyetler yükleyebiliyor.
Şirketlerin siber risklere karşı korunması için alınabilecek bazı temel önlemler mevcut:
Çalışanları Eğitme: Personele düzenli olarak siber güvenlik farkındalık eğitimleri vermek. Örneğin, oltalama (phishing) saldırılarını fark edebilme, şüpheli e-postaları ayırt edebilme gibi konularda bilinçlendirme, insan hatasından kaynaklanan güvenlik açıklarını azaltıyor.
Yedekleme ve Güncellemeler: Kritik verileri düzenli aralıklarla yedeklemek ve sistemleri güncel tutmak. Güncel yazılımlar ve yamalar, bilinen güvenlik açıklarının istismar edilmesini önlemeye yardımcı oluyor. Yedekler ise fidye yazılımı (ransomware) saldırılarında verileri kurtarmanın tek yolu olabilir.
Güçlü Şifre ve Erişim Kontrolü: Tüm hesaplarda güçlü ve karmaşık parolalar kullanmak, mümkünse çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) uygulamak. Çalışanların şirket sistemlerinde yalnızca görevleri için gerekli olan verilere erişebilmesini sağlamak yani yetki matrisi oluşturmak, her kullanıcının sadece ihtiyaç duyduğu düzeyde erişim haklarına sahip olması anlamına geliyor ve olası bir sızmada zarar boyutunu sınırlıyor.
Güvenlik Yazılımları: Şirket ağında güvenilir bir antivirüs ve güvenlik duvarı (firewall) bulundurmak. E-posta güvenlik çözümleri, spam ve zararlı içerikleri filtreleyerek oltalama saldırılarını engellemeye yardımcı oluyor.
Olay Müdahale Planı: Bir siber saldırı gerçekleştiğinde ilk saatler çok kritiktir. Bu nedenle, bir siber olay müdahale planı hazırlanmalıdır. Plan; hangi adımların atılacağını, kimlerin sorumlu olduğunu ve yetkili mercilere nasıl bildirim yapılacağını tanımlamalıdır. Hazırlıklı olmak, panik halinde yanlış kararlar alınmasını önler.
Yukarıdaki teknik önlemlerin yanı sıra, yasal sorumluluklar açısından da siber güvenlik önemlidir. Özellikle kişisel veri barındıran sistemlerde yaşanacak bir veri sızıntısı, sadece teknik bir sorun olmakla kalmaz, hukuken de şirketin sorumluluğunu doğurabilir.
Örneğin, eğer siber saldırılar sonucunda müşteri veya çalışanlara ait kişisel veriler çalınırsa, şirketin Kişisel Verileri Koruma Kanunu (“KVKK”) kapsamında gerekli tedbirleri alıp almadığı incelenir. KVKK m. 12 uyarınca şirketler, işledikleri kişisel verilerin güvenliğini sağlamak için uygun teknik ve idari tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu nedenle, siber güvenlik yatırımları bir bakıma yasal uyum yatırımlarıdır. Zayıf güvenlik altyapısı nedeniyle veri ihlali yaşanması, şirkete hem itibari darbe vuracak hem de KVKK kapsamında yaptırımlara yol açacaktır.
Türkiye’de 2025’te yürürlüğe giren 7545 sayılı Siber Güvenlik Kanunu (“Kanun”), şirketlerin siber risklere karşı yalnızca teknik önlemler almasını değil, aynı zamanda hukuki olarak da sorumluluk üstlenmesini zorunlu hale getirdi. Kanun, kamu ve özel sektördeki tüm kurum ve kuruluşların bilgi sistemlerinin milli güvenlik ve kamu düzeni açısından korunmasını amaçlıyor. Bu kapsamda, “kritik altyapı” olarak tanımlanan sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin yetkilendirilmiş hizmet sağlayıcılardan destek almaları, siber güvenlik sertifikaları edinmeleri ve meydana gelen güvenlik açıklarını belirlenen sürede yetkililere bildirmeleri zorunlu hale geldi.
Kanun, yükümlülüklerini yerine getirmeyen kuruluşlara ciddi idari para cezaları (1 ila 100 milyon TL arası) ve bazı durumlarda hapis cezaları öngörüyor. Özellikle fidye saldırısı, yetkisiz erişim, veri sızıntısı gibi olaylar yaşandığında hem BT ekiplerinin teknik müdahalesi hem de mevzuata uygun olarak bildirim yapılması artık yasal bir zorunluluk.
Şirketlerin, siber riskleri yönetirken yalnızca teknik savunmalarla değil, aynı zamanda Kanun’a uygun bir “siber güvenlik uyum programı” geliştirerek hareket etmeleri; sertifikasyon süreçlerini tamamlamaları ve çalışanlarını bilgilendirmeleri büyük önem taşıyor.
Uygulamanın detayları ise büyük ölçüde alt düzenlemelerde netleşmektedir. Özellikle “kritik altyapı” kapsamına giren sektörlerin belirlenmesi, bildirim süreleri, yetkilendirilecek hizmet sağlayıcıların nitelikleri ve ceza miktarlarının nasıl uygulanacağı, çıkarılacak yönetmelik ve tebliğlerle açıklığa kavuşacaktır.
Kişisel Veri Koruma Yükümlülükleri
Dijital dünyada şirketlerin en önemli varlıklarından biri kişisel veriler haline geldi. Şirketin temasta bulunduğu gerçek kişilere ait kişisel bilgiler iş süreçlerinde yoğun biçimde kullanılıyor. Türkiye’de KVKK, Avrupa temaslı Türk şirketlerinde ek olarak GDPR (AB Genel Veri Koruma Tüzüğü) şirketlere bu alanda çeşitli yükümlülükler getiriyor. Veri çağında hukuka uyum, her ölçekten işletme için göz ardı edilemez bir gereklilik.
KVKK kapsamında şirketlerin başlıca yükümlülükleri veri envanteri hazırlamak ve VERBİS kaydı yaptırmak, aydınlatma yükümlülüklerini yerine getirmek, gerekmesi halinde açık rıza temini süreçlerini yürütmek gibi ana başlıklarda toplansa da aslında teknik ve idari her türlü tedbirin yerine getirilmesi bekleniyor.
Siber güvenlik bölümünde de değindiğimiz üzere, KVKK m. 12 gereği kişisel verileri korumak için uygun teknik ve idari önlemleri almak yasal bir zorunluluktur. Şirket içi yetki matrisi oluşturma, erişim loglarını tutma, veri maskeleme/şifreleme, antivirüs ve saldırı tespit sistemleri kullanma gibi tedbirler alınmalıdır. Ayrıca çalışanlar, kişisel verilerin korunması konusunda eğitilerek farkındalıkları artırılmalıdır.
Bu yükümlülüklere uyulmaması durumunda, veri sorumlusu şirket veri güvenliğine ilişkin ihlal yapmış sayılır. KVKK, veri güvenliği ihlallerinde oldukça caydırıcı para cezaları öngörüyor. 2024 yılı için kişisel veri güvenliği önlemlerine aykırılıklarda ceza üst sınırı yaklaşık 9,46 milyon TL iken, 2025 yılı için bu tutar yeniden değerleme ile 13,6 milyon TL’ye yükseltilmiştir. Basit bir güvenlik açığı milyonlarca liralık cezalara yol açabilecek potansiyele sahiptir.
Tüm önlemlere rağmen bir veri ihlali meydana gelirse, KVKK m. 12’ye göre veri sorumlusu en kısa sürede Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na ve ilgili kişilere durumu bildirmekle yükümlüdür. Kurum, ihlal ciddiyetine göre bunu kendi sitesinde de ilan edebiliyor, ihlal bildiriminin yapılmaması veya geç yapılması da ayrıca idari yaptırıma tabi oluyor. Bu nedenle her şirketin bir ihlal müdahale prosedürü olmalı, olay meydana geldiğinde hangi adımlarla ve kimler tarafından bildirim yapılacağı önceden planlanmalıdır.
KVKK, bireylere kendi verileri üzerinde çeşitli haklar tanıyor. Şirketlerin, kendilerine yapılan veri taleplerini yasal süresi içinde yanıtlaması zorunlu. Bu tür başvuruları yönetmek için de şirket içinde bir prosedür ve sorumlu kişiler belirlenmelidir.
Özetle, şirketler “veri sorumlusu” sıfatıyla ellerindeki kişisel verilerin mahremiyetini ve güvenliğini sağlamakla yükümlüler. KVKK uyum süreci, başlangıçta karmaşık görünse de, adım adım ele alındığında yönetilebilir bir süreçtir. Uygun politika ve prosedürleri oluşturmak, düzenli denetimler yapmak ve gerektiğinde uzman desteği almak, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesini kolaylaştıracaktır.
Haziran 2025 KVKK Güncellemeleri, özellikle pazarlama ve yapay zekâ temelli veri işleme süreçlerine odaklandı. Kurul, yayımladığı ilke kararlarında, pazarlama amaçlı veri toplarken açık rızanın hâlâ temel şart olduğunu, ancak rızanın “gerçekten özgür iradeyle verilmiş ve spesifik” olması gerektiğini bir kez daha vurguladı. Özellikle kampanyalarda kullanılan çekiliş katılım formları, çerez izin bantları ve sosyal medya yarışmaları gibi yöntemlerle alınan “örtülü” rızalar geçersiz sayılmaya başlandı.
Haziran 2025 güncellemeleriyle birlikte, yapay zekâ kullanılarak kişisel verilerin işlendiği durumlarda, bunun aydınlatma metninde açıkça belirtilmesi ve kişiye, yapay zekâ kararına itiraz edebileceği veya bir insan tarafından değerlendirme talep edebileceği alternatif bir başvuru yolu sunulması zorunlu hale gelmiştir.
Yapay zekâ ve pazarlamada veri kullanımı, KVKK’nın özellikle dikkat çektiği bir diğer güncel konu oldu. Kurul, reklam hedefleme amacıyla kullanılan yapay zekâ uygulamalarında şeffaflık, algoritmik kararların açıklanabilirliği ve kişilerin otomatik işleme sonuçlarına itiraz hakkının sağlanmasını vurguladı.
Örneğin, sosyal medya platformlarında ya da e-ticaret sitelerinde yapay zekâ destekli kişiselleştirilmiş reklamların, yalnızca kişinin açık rızasına dayalı olması ve kişinin bu profillemeyi reddedebilmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, dark pattern denilen, kişiyi manipüle ederek onay almayı sağlayan kullanıcı arayüzleri de hukuka aykırı kabul edildi.
Türkiye’deki güncellemelerle paralel olarak, Avrupa’da da veri koruma ve yapay zekâya ilişkin düzenlemeler hızla gelişmektedir. Birleşik Krallık’ta GDPR sonrası yürürlüğe giren yeni yasa, veri işleme koşullarını esnetirken; Avrupa Birliği ise Yapay Zekâ Tüzüğü (AI Act) ile yüksek riskli yapay zekâ uygulamalarına sıkı kurallar getirmeyi planlamaktadır. Türkiye’den Avrupa’ya hizmet sunan veya Avrupa ile veri paylaşan şirketlerin bu düzenlemeleri de yakından takip etmeleri, risklerini doğru yönetmeleri açısından önemlidir.
Pazarlamada Yeni Yükümlülükler
Dijital pazarlama, günümüz şirketlerinin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. E-posta bültenleri, SMS kampanyaları, sosyal medya reklamları ve influencer iş birlikleri gibi yöntemlerle geniş kitlelere ulaşmak mümkün. Ancak dijital pazarlama faaliyetleri de artık geçmişe kıyasla çok daha sıkı regülasyonlara tabi.
İzinsiz reklam iletileri göndermek veya reklam olduğu belli olmayan sosyal medya paylaşımları yapmak, yasal yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir. Bu nedenle pazarlama ekiplerinin de güncel yasal yükümlülüklere hâkim olması gerekiyor.
Elektronik İleti İzni ve İleti Yönetim Sistemi (İYS): Türkiye’de 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili yönetmelikler uyarınca, bireylere e-posta, SMS veya telefon araması yoluyla ticari içerikli iletiler göndermeden önce mutlaka onaylarını almak zorunludur. 2015’ten beri yürürlükte olan bu izin zorunluluğu, Ocak 2020’de yapılan düzenleme ile daha da sistematik hale getirildi. Artık hizmet sağlayıcılar, müşterilere ticari elektronik ileti gönderebilmek için ulusal çapta kurulan İleti Yönetim Sistemi (İYS) platformuna kaydolmak ve alıcı izinlerini bu sistemde kayıt altına almakla yükümlüdür. İYS üzerinde onayı bulunmayan kimseye reklam amaçlı elektronik ileti gönderilemez. İYS sistemi tüketicilere de tek noktadan tüm izinlerini görme ve yönetme imkânı verdiği için, şikâyet ve denetimler bu yolla kolayca yapılabilmektedir. Aksi takdirde, Ticaret Bakanlığı ve KVKK nezdinde cezai yaptırımlarla karşılaşabilirsiniz.
Kolay Vazgeçme (Opt-out) İmkanı: Ticari elektronik iletilerde alıcılara her zaman iletiyi reddetme hakkı tanınmalıdır. Gönderdiğiniz bir e-postanın altında “abonelikten çık” linki yoksa veya SMS’te iptal seçeneği sunmuyorsanız, bu da mevzuata aykırıdır. Alıcılar istedikleri anda size verdikleri iletişim iznini geri alabilmelidir ve gelen talep üzerine 3 iş günü içinde onay kaldırılmalıdır. İstenmeyen ileti bombardımanının marka sadakatini zedeleyeceği unutulmamalıdır.
Kişisel Verilerin Pazarlamada Kullanımı: Dijital pazarlama genellikle kişisel verilerin kullanımını da içerir. Bu durumda yukarıda bahsedilen KVKK kurallarına ayrıca riayet etmek gerekir. Pazarlama amacıyla kişisel verilerin kullanımı için genellikle ilgili kişinin açık rızasına ihtiyaç duyulur. Müşterilere ait kişisel veriler pazarlama listelerine eklenirken bu kişilerin aydınlatılmış olduğundan emin olunmalıdır.
Sosyal Medya ve Influencer Reklamları: Son yıllarda influencer pazarlamasına artan rağbet, düzenleyicilerin yakın takibine girmesine sebep oldu. Ticaret Bakanlığı’na bağlı Reklam Kurulu, 2021 yılında yayınladığı kılavuzla sosyal medyada influencer’lar tarafından yapılan reklam içeriklerine şeffaflık zorunluluğu getirdi. Sosyal medya paylaşımlarında eğer bir ticari iş birliği varsa, bunun mutlaka açık şekilde belirtilmesi gerekiyor. Kılavuza göre influencer’lar, deneyimlemedikleri ürünü sırf ücret karşılığı övemez, sağlık hakkında iddialarda bulunamaz, hediye gelen bir ürünü kendisi satın almış gibi gösteremez. Reklam veren şirket de bu kurallara uyulmasını sağlamakla yükümlüdür ve aksi durumda hem influencer hem reklam veren ceza alabilir. Yaptırımlar, sosyal medya pazarlamasında da örtülü reklam yapmanın artık kabul edilemez olduğunu gösteriyor.
İçerik ve İddialarda Doğruluk: Dijital reklam ve kampanyalarında kullanılan ifadelerin doğru, dürüst ve ispatlanabilir olmasına dikkat edilmelidir. Tüketiciyi aldatıcı veya yanıltıcı beyanlar 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yasaktır. Örneğin “piyasadaki en iyi ürün”, “%100 garantili çözüm” gibi iddiaları somut kanıt olmadan ileri sürmek, ya da indirimi abartılı göstermek hukuka aykırı reklam olarak değerlendirilebilir. Reklam Kurulu son yıllarda dijital platformlarda yayımlanan yanıltıcı reklamları yakın incelemeye aldı ve binlerce dosyada yaptırım kararı verdi. Bu nedenle pazarlama içerikleri hazırlanırken yasal reklâm ilkelerine uygunluk konusunda titiz davranılmalıdır.
Görüldüğü gibi, dijital pazarlama yaparken sadece yaratıcı ve cezbedici olmak yetmiyor; aynı zamanda yasal sınırlar içinde kalmak gerekiyor. Aksi halde, kısa vadede birkaç satış artışı sağlamak uğruna uzun vadede ciddi cezalar ve marka değeri kaybı söz konusu olabilir. Şirketlerin pazarlama süreçlerini gözden geçirirken şu soruları sorması gerekiyor: “Ticari iletiler için elimdeki izinler güncel mi? İYS kayıtlarım tamam mı? Sosyal medya kampanyalarım şeffaf mı? Reklam metinlerimde abartı veya yanıltma riski var mı?” Bu sorulara gönül rahatlığıyla “Evet, tamamen uyumluyuz” denilebiliyorsa yol doğrudur. Tereddüt edilen noktalar varsa da bir an önce gerekli düzeltmeleri yapmakta fayda var.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Soru: Küçük ölçekli bir şirketim var, yine de siber saldırılar beni hedef alabilir mi?
Cevap: Maalesef evet. Siber suçlular zayıf güvenlik önlemlerine sahip şirketleri büyüklüğüne bakmaksızın hedef alabiliyor. Özellikle KOBİ’lerin bir kısmı “bizim elimizde değerli veri yok” yanılgısıyla hareket edip yeterli önlemi almadığından, saldırganlar için kolay lokma haline gelebiliyor. Üstelik fidye yazılımı gibi saldırılar rastgele taramalarla birçok sistemi enfekte etmeyi hedefler; yani doğrudan sizi seçmelerine gerek kalmadan da kurban olabilirsiniz. Bu yüzden şirketiniz küçük de olsa güçlü parolalar, antivirüs, yedekleme ve çalışan eğitimi gibi temel siber güvenlik önlemlerini mutlaka uygulamalısınız.
Soru: Müşterilerime e-posta/SMS ile pazarlama yapmak istiyorum. Hangi koşulları sağlamalıyım?
Cevap: Öncelikle müşterilerinizin ticari elektronik ileti iznini aldığınızdan emin olmalısınız. Kanunen bir kişinin önceden onayı yoksa ona reklam amaçlı e-posta veya SMS gönderemezsiniz. Bu onayı alırken de KVKK’ya uygun şekilde aydınlatma yapmanız gerekir. Türkiye’de ayrıca İleti Yönetim Sistemi (İYS) adında bir platform var; e-posta/SMS gönderen her işletmenin bu sisteme kaydolması ve elindeki izinleri buraya işlemesi zorunlu. Yani teknik olarak izin almış olsanız bile, bunu İYS’ye kaydetmediyseniz gönderim yapmanız yasal değil. Dolayısıyla atmanız gereken adımlar: (1) İYS’ye kaydolmak ve izinlerinizi yüklemek, (2) her iletiye kolay “abonelikten çık” seçeneği eklemek, (3) verileri güvende tutmak ve izinsiz üçüncü taraflarla paylaşmamak. Bu şartlara uyarsanız hedef kitlenize yasal çerçevede ulaşabilirsiniz. Aksi halde müşteriler şikâyet ettiğinde hem KVKK hem de Ticaret Bakanlığı nezdinde cezai süreçlerle uğraşmanız olasıdır.
Soru: Sosyal medya üzerinden influencer’larla çalışıyoruz. Nelere dikkat etmeliyiz?
Cevap: Influencer pazarlaması yaparken en önemli konu şeffaflık ve doğruluk ilkesine uymaktır. Eğer bir influencer’a ürününüzü tanıtması için ödeme yapıyor veya ona ücretsiz ürün/hizmet veriyorsanız, paylaşımlarda bunun bir reklam iş birliği olduğu açıkça belirtilmelidir. Reklam Kurulu’nun ilgili kılavuzu gereği influencer, kendi deneyimlemediği bir ürünü övmemeli veya hediye gelen ürünü sanki kendi parasıyla almış gibi göstermemelidir. Bu kurallara uyulup uyulmadığını denetleme sorumluluğu reklam veren olarak size de düşüyor. Onlara bu kuralları önceden bildirin ve içerikleri mümkünse yayından önce kontrol edin. Ayrıca influencer’ın yaptığı reklamın doğru bilgiler içerdiğinden emin olun; yanıltıcı beyanlar tüketiciye zarar verebilir ve hukuki sorumluluk doğurabilir. Sonuç olarak, sosyal medyada başarılı bir kampanya için yaratıcı içerik kadar mevzuata uygunluk da şart.
Soru: Bu kadar yükümlülük ve teknik detay arasında şirketim tek başına nasıl başa çıkabilir? Uzman desteği almalı mıyız?
Cevap: Özellikle KVKK uyumu ve siber güvenlik gibi konular, teknoloji ve hukuk bilgisini bir arada gerektiren geniş kapsamlı alanlar. Küçük şirketlerin bu konularda tam zamanlı uzman istihdam etmesi her zaman mümkün olmayabiliyor. Bu noktada elbette ki dışardan uzman desteği almak büyük fayda sağlayabilir. Uzman desteği almak hem iş yükünüzü hafifletir hem de hata yapma riskinizi minimize eder. Bu sayede siz de asıl işinize – şirketinizi büyütmeye – odaklanabilirsiniz.
Soru: Dijital risklere karşı proaktif olmak neden önemli?
Cevap: Proaktif olmak, risk gerçekleşmeden önce önlem almak demektir. Dijital riskler söz konusu olduğunda proaktif davranmak, sonradan oluşabilecek çok daha büyük zararları engeller. Örneğin, bir siber saldırı yaşandıktan sonra sistemi toparlamak, müşteri güvenini yeniden kazanmak ve olası cezaları ödemek, önceden alınacak önlemlerin maliyetinden katbekat fazladır. Benzer şekilde KVKK uyumunu sorun çıktığında değil en başta sağlamak, şirketinizi denetimlerden alnının akıyla çıkacak hale getirir. Proaktif yaklaşan şirketler, müşterilerine “Biz güvenliyiz ve sorumlu şekilde çalışıyoruz” mesajını da ileterek rekabette avantaj elde eder. Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun verdiği kararlarda, şirketlerin önlem almış olmasına karşın yaşanan ihlallerde, yaptırım konusunda daha ılımlı olduğu ve alınan önlemlerin cezalarda indirime sebebiyet verebildiği görülmektedir. Kısacası, önceden önlem almak, sonradan kriz yönetmekten her zaman daha ucuz, kolay ve etkilidir. Dijital dünyada itibar kazanmak yıllar alabilir ama bir gecede kaybedilebilir; bu yüzden riskleri önceden yönetmek en doğru stratejidir.
SONUÇ
Dijitalleşme, her ölçekte işletme için hem büyük bir nimet hem de yönetilmesi gereken bir risk alanı. Siber güvenlik, kişisel verilerin korunması ve dijital pazarlama mevzuatı günümüz iş dünyasının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Şirketler bu alanlarda gerekli önlemleri alıp yasal yükümlülüklere uyum sağladıkça, dijitalleşmenin getirilerini güvenle yaşayabilirler. Aksi takdirde, bir yandan siber saldırganlar diğer yandan düzenleyici kurumlar şirketleri zor durumda bırakabilir.
Unutmayalım, dijital riskleri yönetmek sadece bir IT departmanı meselesi değil; üst yönetimden en alt kademedeki çalışana kadar kolektif bir bilinç ve disiplin gerektirir.
Eğer nereden başlayacağınızdan emin değilseniz, uzmanlardan destek almaktan çekinmeyin. Dijital dünyada güvenle yol almak çok da zor sayılmaz.
Vision. Reason. Lex Nexus.




Yorumlar